EŞME KÖYÜ GEYVE TARİHİ SİTESİ EŞME BARAKA BİBERCİ AHMET AGA VATAN MİLLET SAKARYA eşme köyü geyve
   
 
  14-KATLİAM VE ZULÜM(yerleşik rumların yaptıkları)

AVSA ADASININ ARAPLAR KÖYÜNDE RUMLARIN

KATLİÂM YAPTIGI

Marmara adası ahalisinden Dersaadet’de bulunan Tüccar Hâfız

Hüsni Efendi’nin ifadesine göre, Erdek kazasına baglı Avsa adasının

Araplar köyünün Rumlar tarafından basılıp ahalisinin bir kısmının

katledildigi, sadece kadın ve çocukların bulundugu köye acilen yardım

edilmesi gerektigi.

237

12 Haziran 1921

Dâhiliye Nezâreti

Kalem-i Mahsûs Müdîriyeti

Târîh: 12 Haziran [1]337

Hâriciye Nezâreti'ne

Marmara adası ahâlîsinden ve erbâb-ı ticâretden olarak ahvâl-i hâzıra sebebiyle

Dersa‘âdet'de bulunmakda oldugunu beyân eden Hâfız Hüsni Efendi nâmında bir zât

bugün nezd-i âcizîye geldi ve Erdek kazâsına merbût Avsa adasında ahâlî-i _slâmiyye

ile meskûn Arablar karyesinin üç gün evvel Rumlar tarafından basılarak hânelerinin

ihrâk ve ahâlî-i karyeden bir takımının katledildigini bu sabâh oradan gelen bir Yunan

vapuru yolcularından haber aldıgını ifâde etdi. Esâsen erkeklerinin Yunan çetelerinin

ta‘arruzât-ı muhtemelesinden havf ile baska mahallere ilticâ etmelerinden dolayı

karye-i mezkûre ahâlîsinin hemân kâmilen denilebilecek derecede sıbyân ve

nisvândan ibâret bulundugu ve bunların tecâvüzât-ı mezkûreden dolayı el-yevm

cidden muhtâc-ı mu‘âvenet ve merhamet bir hâlde olmaları lâzım gelecegi

mûmâ-ileyhin cümle-i beyânâtından olmasına nazaran tesebbüsât-ı lâzıme îfâsıyla

kendilerinin muhâfaza-i cân ve mâlları esbâbının te’mîni menût-ı müsâ‘ade-i aliyye-i

nezâret-penâhîleridir. Ol bâbda.

12 Minh

BOA. DH. KMS. 60-2/43

69

YUNANLILARIN GÖRDES VE CİVARINDAKİ KÖYLERİ YAKIP

HALKINI KATLETTİ, KURTULANLARIN BU KATLİÂMLARDAN

İLAF DEVLETLERİ’NSORUMLU TUTTUGU VE TAZMİNAT

İSTEDİ

Yunan isgal ordusunun Akhisar-Balıkesir ve Salihli-Usak üzerine

yürüdügü sırada Gördes’e ugrayıp Müslümanların ellerindeki bütün

silahları, av tüfegi ve ekmek bıçagına varıncaya kadar toplayıp

238

götürdügü, bir sonraki gelislerinde tamamı yüz kisiyi bulmayan Rumları

esyaları ile birlikte Akhisar ve Salihli’ye sevkettikten sonra Müslümanlara

Kuva-yı Milliye ile iliskilerini kesmedikleri takdirde memleketlerini

yakacaklarını söyledikleri ve bir müddet sonra da altı bin nüfuslu Gördes

kasabasını top atmak ve kundaklamak suretiyle tamamen yaktıkları,

Engizisyon devrini aratacak sekilde vahset sergiledikleri, evleri ve

insanları yakıp Türkleri suçlu düsürmek için zaten harab olan bir kiliseyi

tahrib ettikleri, güzergâhlarındaki yetmis-seksen kadar mamur ve zengin

köyü basıp halkı soydukları, çalınan esyaların Akhisar ve Salihli

çarsılarında alenen satıldıgı, kadın ve kızlara tecavüz edip tüyler ürpertici

cinayetler isledikleri, altı yüz evli Kayacık kasabasını tamamen yaktıkları,

maddi zararın çok büyük oldugu ve bütün bu katliâmlardan _tilaf

Devletleri’nin sorumlu oldugundan bahisle heyet gönderilerek durumun

inceletilmesi, zararların tazmin ve memleketin yeniden insa edilmesi

hususunda Gördes ahalisinden dört kisinin istidası.

13 Haziran 1921

Gördos[Gördes] Çomaklı Dagı

31 Mayıs [1]921

Zât-ı Sâmî-i Hazret-i Sadr-ı A‘zamîye

Aydın vilâyetinin müntehâ-yı hudûd-ı sarkîsinde ve Akhisar, Kırkagaç- Salihli,

Kula ve Demirci kazâlarıyla Hüdavendigâr vilâyetinin Sındırgı kazâsıyla muhât yüz

seksen küsûr karyeyi ve kırk bes bin nüfûs-ı _slâmiyyeyi muhtevî bin iki yüz hâneli ve

altı bin nüfûslu halı imâlâtıyla müstehir mühim bir kazâ merkezi olan Gördos

[Gördes] kasabası 21 ve 22 Mayıs [1]921/[1]337 târîhine müsâdif geçen Cumartesi ve

Pazar günleri asâkir-i Yunaniyye tarafından evvelen top dâneleriyle mu’ahharan da

kundak konulmak sûretiyle tamâmen ve kâmilen mahv ve ihrâk edilmisdir.

Harb-i Umûmî esnâsında iki muhârib ordu arasında mevâki‘-i müstâhkemeden

ve açık sehirlerden ibâret gerçi bir çok sehirler yanmıs, birçok köyler harâb edilmis,

ma‘mûreler vîrâneye döndürülmüs, ocaklar, hân-mânlar söndürüldügü görülmüs

isidilmis ise de evvelen mevaki‘-i mezkûrenin sahne-i harb add ve i‘lân edilmesi,

sonra içinde düsman askerleri bulunması, birçok malzeme-i harbiyye iddihâr edilmis

olması ve daha sonra da mensûbu oldugu hükûmet tarafından tahliye ve ahâlîsinin

baska mahallere sevk ve iskân olunması gibi esbâb dolayısıyla bu hâller zarûret-i

harbiyyeden ve harbin netâyic-i mes’ûmesinden addedilir fakat mevâki‘-i

239

müstahkemeden olmamakla [olmagla] berâber derûnunda muhârib bulunmayan koca

bir memleketin bilâ-sebeb ihrâk-bi'n-nâr edilmesi yirminci asrın iftihâr etdigi

medeniyet ve adâletle nasıl kâbil-i te’lîf olur?

Bundan evvel Yunan isgâl ordusu Akhisar-Balıkesir, Salihli-Usak üzerine

yürüdügü esnâda memleketimize de gelmis, av tüfenklerine, ekmek bıçaklarına

varıncaya kadar ahâlî nezdinde bulunan eslihanın tamâmını toplamıs berâberinde

Akhisar'a götürmüsdü. Dört ay kadar mukaddem ikinci gelisinde tekrâr taharriyâta

girismis ve topu yüz neferi geçmeyen Rumları bütün esyalarıyla ma‘an Akhisar'a ve

Salihli'ye muhâcerete icbâr ve sevketdikden sonra ahâlîye hitâben: "Kuvâ-yı Milliyye

ile olan münâsebâtın kat‘edilmesini, aksi hâlde memleketin yakılacagını" alenen

beyân ve; "Silahlarımızı aldınız, jandarmayı, hükûmet kuvvetlerini dagıttınız,

hükûmet-i merkeziyyeden tecrîd eylediniz, Kuvâ-yı Milliyye buralara geldigi sûretde

ne ile mukâbele, nasıl mukâvemet edecegiz, nasıl kat‘-ı münâsebet eyleyebilecegiz"

tarzında gâyet mantıkî bir sûretde ahâlî tarafından verilen cevâba mukâbeleden âciz

kalarak çekilüp gitmislerdi.

Bu kerre ise sekiz, on taburlu bir kuvvetle akûrâne bir savletle vatanımıza

hücûm etdiler, memleketimizi atese verdiler. Medeniyet devri denilen su yirminci

asırda Avrupa Düvel-i Mu‘azzaması nâmına Kurûn-ı Ûlâ vahsetini hatırlatacak,

Engizisyon devrine rahmet okudacak bir sûretde birçok mezâlim ve fecâyi‘ îkâ‘ından,

gözlerimiz önünde sevgili yurtlarımızı cayır cayır yakdıkdan, yıkdıkdan, numûnelik

tek bir ev, dikilir bir tas bırakmadıkdan, bir vîrâneden ibâret olan kiliseyi de tahrîb

eyledikden sonra ber-mu‘tâd avdet eylemislerdir. Kilisenin tahrîbindeki maksad âsikâr

bir sûretde göze çarpmakdadır. Türklere atf-ı cürm içün tertîb ve tasni‘ olunmus bir

âlet-i tezvîrdir, baska birsey degildir. Çünkü vâki‘i gayr-ı vâki‘ göstermek gayr-ı

vâki‘i vâki‘ gibi i‘lân ve isâ‘a eylemek bu milletin, ya‘ni Yunanlılıgın an‘anât-ı

milliyyesi ve kadîmesi iktizâsındandır. Gayr-ı muntazır bir fecî‘a karsusunda kalan

halk cânından baska birsey kurtaramamıs, esyâ nâmına bir sey’ alamamıs, nakid gibi,

mücevherât gibi en kıymetdâr esyâsını almaga vakit bulamamıs, bütün servetini,

esyâsını terke mecbûr olmusdur. Su hâlde bir Türk nasıl olur da kendi memleketini,

kendi âsiyânesini atese verir, kendi eliyle nasıl olur da yine kendini mahveyler? Bu

isnâdâta hedef olmamak ve hakîkatın meydana çıkarılmasını te’mîn etmek içündür ki

bir hey’et-i tahkîkiyyenin sür‘at-i i‘zâmını taleb ve istirhâm eyliyoruz.

Gördos etrafında eskıyâ zuhûr etmis olabilir, etrâfa akın ve sarkıntılık da

eyleyebilir. Nasıl ki arasıra türeyen eskıyâların akın ve sarkıntılarından Yunanlılardan

ziyâde köylüler, asîretler müte’essir ve bî-zâr olmuslardır, üçbes serseri içün, üçbes

eskıyâ içün koca bir memleket yakılır mı? Eskıyâ her yerde her zamân için eskıyâdır.

Kendi teblig-i resmîleri bile "Körtiz - Gördos ve etrâfında zuhûr eden

eskıyâ.."diyordu. Su hâlde eskıyâyı ta‘kîb etmek, nerede bulursa tenkîl eylemek

240

herhangi hükûmetin vazîfesi ve bu vazîfenin de yalnız eskıyânın tenkîline ve

bulundugu mahalle inhisâr eylemesi lâzım iken koca bir sehri ateslere vermek,

binlerce halkı mesken ve me’vâsından mahrûm bırakmak Yunan Hükûmeti'nin fahr ü

mübâhâtla i‘lân ve isâ‘adan gerü durmadıgı medeniyet muktezâsı mıdır? Yoksa

yüzlerini kızartacak hâlâtdan mıdır?

_ste su tafsîlât ve muhâkemâtdan ve teblig-i resmîden tezâhür eden bir hakîkat

var ise o da sehrimizin kasden yakılmasıdır. Asırlardan beri kendileriyle pek hos

geçindigimiz Rumlar aslâ bizden ayrılmak istememislerdi. Ne çâre ki gayr-ı müstahlis

Rumları kurtarmak Yunanlılıgın millî gâyesi iktizâsından bulundugundan bunca

feryâd u figân ricâ vü istirhâm kârgîr-i te’sîr olamamısdı. Rumların bütün esyâlarıyla

berâber müreffehen sevkedilmeleri müsterek vatandan uzaklasdırılmaları

memleketimizin âtî-i mukadderâtını pek güzel ta‘yîn eylemisdi. _ste o mukadderât,

iste o tasmîm ve tasavvurlar bütün fecâyi‘iyle âkîbet zuhûra geldi. Memleketimizin

kasden yakılmıs olduguna bundan baska delîl aramak abesdir, bir vesîle, bir sebeb

îcâdıyla bu sehrin yakılması mültezim idi. Hilâf-ı iddi‘â külliyen merdûddur, kizb u

durûgdan ibaretdir.

Yunan askerinin bu havâlîde icrâ etdigi mezâlim yalnız sehrimizin yakılmıs

olmasından ibâret degildir. Salihli'den, Marmara'dan ve Akhisar'dan azîmet ve avdet

eden asker, güzergâhlarına müsâdif yetmis seksen kadar ma‘mûr ve zengin karyeleri

de basmıs, halkı soymus, tüyler ürpertecek bir çok vahset ve cinâyet irtikâb etmis, bir

hayli kadın ve kızların ırz ve nâmûslarına tecâvüz eylemis bes ilâ altı yüz hâneli

nâhiye merkezi olan Kayacık kasabasını dahi atese vermis hâk ile yeksân eylemisdir.

Zarar-ı mâddîmiz bugün otuz milyon liradan asagı degildir. Zarâr-ı

ma‘nevîmizin tahmînine zâten kâdir degiliz. Yapılan mezâlimi, îkâ‘ olunan cinâyâtı

birer birer zabt ve tahrîr içün binlerce sahîfe yazı yazmak lâzımdır, buna ise hâlen

imkân yokdur. Çünkü her dürlü vesâ’itden mahrûm dag basındayız. Nüfûsca

zâ‘iyâtımız da vardır. Fakat hüviyetleri henüz ta‘yîn ve teshîs olunamamısdır.

Ma‘rûzâtımız mübâlagadan ârîdir, belki binde birini bile tasvîr edemedik. _nanmak

istemeyenleri serî‘an da‘vet ediyoruz, gelsünler, görsünler. Bir yıgın kül hâlinde

bulunan bir sehri, bir de o sehrin çırılçıplak dag baslarında aç ve susuz, sefîl ve

perîsân kalan halkını seyreylesünler.

Ey medenî Avrupa'nın _zmir mümessilleri; vazîfeniz yalnız _zmir'de oturmak

mıdır? Geliniz, hiç olmazsa insâniyet ve beseriyet nâmına geliniz. Dün ebnâ-yı

cinsine mu‘âveneti kendine si‘âr ve meslek edinmis, fakat bugün elinizle

memleketimize getirdiginiz, sokdugunuz zâlim bir düsmanın pençe-i kahrına düserek

herseyden mahrûm, sefîl ve perîsân uzadılacak rahîm ve sefîk ellere dest-i tazarru‘unu

açarak çar-çesmle ve kemâl-i tahassür ve istiyâkla boynunu bükerek bir sâ’il gibi

241

intizâr ve nafaka dilenmekde bulunmus olan halkımızın vaz‘iyyet-i elîmelerini,

feryâdlarını, iniltilerini gözlerinizle görünüz, kulaklarınızla isidiniz. Görünüz ve

isidiniz de mukaddes harb içün, harb nâmı altında insanlar nasıl imhâ ediliyormus,

memleketler nasıl yakılıyormus görünüz de insâniyete olsun sâhid olunuz.

Ey beseriyet hâdimleri ve bütün cihânın insâniyet-perver ahâlîsi, hitâbımız

sizleredir; Anadolu mahvoldu. Üç seneden beri kızıyla soyuyla(?) bütün menâbi‘i

kurudu. Hükûmetler cinâyet islemis ise bî-günâh ve ma‘sûm halkın, zavallı kadın ve

çocukların taksîri nedir?

Artık yeter, simdiye kadar bilâ-sebeb hakkımızda revâ görülegelen fecâ‘atdan ve

bu fecâyi‘a bir nihâyet verilmemesinden târîh ve insâniyet huzûrunda Düvel-i

Mu‘azzama-i _’tilâfiyye'yi mes’ûl addeder ve Yunan Hükûmeti'ni siddetle protesto

eyleriz. Dûçâr oldugumuz zarar u ziyânlarımızın tazmîn ve telâfîsini ve

memleketimizin yeniden ihyâ ve insâsını[n] esbâbının istikmâlini de düvel-i

sârü'n-ileyhimden taleb ve istirhâm eyleriz efendimiz.

Gördos Ahâlîsi Nâmına:

Karaoglanoglu

_mza

Karagözzâde

Mehmed

Ali Ustazâde

Ahmed

Resilzâde(?)

Fâik

Hâmis - _ngilizce ve Fransızca lisanlarına âsinâ memleketimizde

esâsen kimse olmadıgından tercüme etdirilememisdir.

Ma‘zûr görünüz. Sunu da ilâveye mecbûruz ki; su dakîkada

aldıgımız ma‘lûmâta nazaran sehrimizin yanmasından evvel

ve yangın sırasında yagma edilen esyâlarımızdan bir

kısmının Akhisar ve Salihli çarsularında alenen satılmakda

oldugu bildirilmisdir. Bu husûsa dahi nazar-ı dikkatinizi

ehemmiyetle celbeyleriz.

Fî 13 Haziran sene [1]337

BOA. HR. SYS. 2625/21

70

YUNANLILARIN ARAPLAR KÖYÜNDE KATL_ÂM YAPTIGI

242

Araplar köyünde Yunanlılar tarafından yapılan katliâm nedeniyle

halkın çıglıklarının Marmara adasından duyulması üzerine durumun

Karabiga hükümetine ve _ngiliz Müfreze Kumandanlıgı’na bildirildigi, bir

_ngiliz torpidosuyla adaya varıldıgında yangının devam ettiginin ve

Müslüman halkın sefil bir halde bulundugunun görüldügü, Erdek’ten

gelen Yunan müfrezesinin ortada kalan on altı cenazeyi gece zorla

defnettirdigi, halk tarafından teslim edilmeyen bazı kisilerin ise

yakıldıgının ifade edildigi, katliâmdan kurtulabilenlerin Karabiga’ya

sevkedildigi, Düyun-ı Umumiye müdürü Süleyman Bey’in de bulundugu

heyetin, Rum nahiye müdürünün tesvikiyle hapsettirilip iskenceye tabi

tutuldugu, çetelerin tekrar katliâm yapması ihtimali üzerine Pasalimanı

ve civarındaki Müslümanların Karabiga ve Dersaadet’e sevkedildigi

hakkında Marmara adası Liman Reisi Mülazım-ı Evvel _rfan’ın raporu.

15 Haziran 1921

Nezâret-i Umûr-ı Bahriyye

Birinci Dâ’ire

Yunanlılar tarafından Arablar adasında icrâ edilen katli‘âm

hakkında Marmara adası liman re’îsi tarafından mu‘tî

15 Haziran sene [1]337 târîhli rapor sûretidir.

Mâh-ı hâlin onuncu cuma günü, Yunanlılar tarafından icrâ edilen katli‘âm, ve

karyenin etrâfından isidilen istimdâd Marmara adasından duyularak mahall-i mezkûr

Düyûn-ı Umûmiyye Müdîri Süleyman Bey ile bi'l-istisâre nâhiye müdîri Rum olması

hasebiyle istimdâd içün olan müracâ‘at-ı vâkı‘a akîm bırakılacagı pîs-i te’emmüle

alınarak, adada Düyûn-ı Umûmiyye'nin kotrasıyla Karabiga Hükûmeti'ne ve _ngiliz

Müfreze Kumandanlıgı'na ma‘lûmât verilmek üzre hareket edilmis ise de mezkûr

kotraya bes altı yüz[ü] mütecâviz mavzer fisengi endâht edilmis olmasına ragmen

yine yolumuza devâm edilmekde iken mezkûr ada nâhiye müdîrinin emriyle sekiz

çifte balık kayıgına teslîh edilmis ahâlîden on bes neferin üzerimize dogru ates açarak

gelmekte oldukları ve havanın adem-i müsâ‘adesinden bi'l-istifâde lehü'l-hamd

Karabiga'ya ilticâ olunmus ve nâhiye müdîrine, jandarma kumandanlıgına ve _ngiliz

müfrezesine ma‘lûmât verilmis ve oradan Kal‘a-i Sultâniyye Mutasarrıflıgı'na dahi

bâ-telgraf is‘âr-ı keyfiyyet olunmus ve _ngiliz Müfreze Kumandanlıgı tarafından

ayruca Dersa‘âdet'deki mensûb oldugu kumandanlıgına telsiz telgrafla ihbârâtda

bulunuldugu cihetle, yapılan zulüm ve senâ‘ate karsı berây-ı istimdâd "Istovav"(?)

nâm torpidonun hareket ettirildigi bildirilmis ve ferdâsı günü mezkûr torpido gelerek

243

on aded merâkib-i sagîre ile ma‘an ve Seyr-i Sefâ’in _dâresi'nin _nebolu vapuru

tarafından edilen ısrâr ve ibrâm üzerine hareket etdirildigi ve dogruca râkib oldugum

torpido ile Arablar adasına gelinerek müstereken karaya çıkıldıgı, ahâlî-i _slâmiyye

sokaklar üzerinde sefîl, ser-gerdân ve saskın bir hâlde; yangın ise el’ân devam

etmekde idi. Yüz elli hâneden ancak otuz kadarı kalabilmis bî-çâre halk bizleri

görünce aglaya aglaya vak‘a-ı sûzis-nâkı hikâyeye basladılar. Bir çok yetim çocuklar,

âciz dul kadınlar, pederlerinin ve birâderlerinin vesâ’ir akraba vü ta‘allukâtlarının

bombalar ve âlât-ı kâtı‘a-i müte‘addide ile nasıl katlolunduklarını kemâl-i sûzisle

anlatdılar. O gece Erdek'den müretteb Yunan müfrezesi gelerek ortada mevcûd kalan

on altı cenâzenin gece yarısı cebrî sûretde defnetdirildigi ve teslîm edilmeyen lâ-yuad

ve lâ-yuhsâ ehl-i _slâmın atesler içerisinde yakıldıgı yine mahall-i mezkûr sekenesi

tarafından ifâde edilmisdir. Bunun üzerine bakıyye-i ahâlî-i mahalliyye ma‘a-esya

Karabiga'ya sevketdirildigi ve âcizleri _ngiliz torpidosu süvârîsi tarafından vâki‘ olan

da‘vet üzerine Marmara adasına gelinerek Yunan limân re’îsi mezkûr torpidoya

geldigi hâlde süvârîsi tarafından adem-i kabûl gösterildigi ve bi'l-âhire geminin ikinci

kapudânı, Karabiga _ngiliz müfreze kumandanı ve tercümân ile birlikde karaya

çıkılarak esrâf-ı _slâmiyyeden bir kaç zât istenilmis ise de, âcizleri ile bu hey’et

münâsebetdâr bulunmaları hasebiyle, Düyûn-ı Umûmiyye müdîri dahi dâhil oldugu

hâlde evvelâ Rum mektebine gönderildigi, Nâhiye Müdîri Zaharaki ve ma‘iyyetinin

tesvîkiyle habsetdirilen hey’ete bir çok efrâd ve(?) iskence etdikden sonra elleri

baglanarak Arablar adasındaki Yunan müfrezesine teslîm edilmek üzre kayıklarla

gönderildikleri, mezkûr torpidonun Marmara'ya gelmesi üzerine mârrü'l-arz hey’eti

der-akab "Avsa" karyesinden avdet etdirdikleri ve _ngiliz Müfreze Kumandanlıgı'na

teslîm olunarak serbest bırakıldıgı edilen tahkikâtdan anlasılmıs oldugu, mahall-i

mezkûrda dahi çetelerin bulunması dolayısıyla bir katli‘âmın karîbü'l-vukû‘ oldugu

melhûz bulunmasına mebnî, ahâlî-i _slâmiyyenin mezkûr adada bekâsı gayr-ı câ’iz

görüldügü ecilden, kayıklarla ma‘a-es_nebolu vapuruna bi't-tahmîl Karabiga'ya

çıkarılmıs ve Pasalimanı ve civârındaki sekene-i _slâmiyye dahi mezkûr torpidonun

ma‘iyyetinde bulunan merâkib ile kâffeten ma‘a-esyâ yine Karabiga'ya sevketdirildigi

ve mahallî me’mûrîn-i hükûmetinin kâffesi ve ahâlîden bir kısım halk _nebolu

vapuruyla Dersa‘âdet'e geldikleri gibi ahvâl-i mü’essefenin zuhûru ve müte‘addid

tahrîrât ve telgrafla makâm-ı âlîlerine mürâca‘atımda esbâb ve ahvâl-i nâ-lâyıkayı

arzettigim vechile tekmîl evrâk-ı resmiyye ve mühr-i resmîyle ma‘an merkeze ilticâ

eyledigimi mübeyyin isbu raporum bi't-tanzîm takdîm-i âlî-i riyâset-penâhîleri kılındı

efendim.

Fî 15 Haziran sene 1337 Marmara Adası Liman Re’îsi

Mülazım-ı Evvel

_rfan

244

BOA. HR. SYS. 2625/45

71

ESKIYA TAKİBİ İÇİN PAZAR KÖYÜNE GİDEN

YUNAN MÜFREZESİN HALKI DÖVÜP

ESYALARINI YAGMALADIGI

Çanakkale’ye baglı Ezine’den eskiya takibi maksadıyla, Pazar

köyüne gelen ve içinde Kör Apostol’un da bulundugu Yunan müfrezesinin,

halktan bazılarını çetelerin yerini söylemeleri için tüfek dipçigi ve

kırbaçla feci bir sekilde dövdügü, evlere girip esyaları yagmaladıgı, bir

kadına tecavüz ve bir evi yakmaya tesebbüs ettigi, bir kadının korkudan

ölmesine sebep oldugu ve eskiya malı diye bir atı götürdügüne dair zabıt

varakası ile çalınan esyaların listesi.

20 Haziran 1921

Dâhiliye Nezâreti

Umûm Jandarma Kumandanlıgı _stanbul

Sûret

Zabıt Varakası

Sehr-i hâlin on üçüncü pazartesi günü eskıyâ ta‘kîbi husûsunda Ezine'den

hareketle Pazar karyesine vürûd eyleyen Yunan müfreze-i askeriyyesi karye dâhiline

dagılarak ahâlîden Abdullah Efendi oglu Ahmed, muhâcir Süleyman oglu _brahim,

Osman oglu Halil, Eyüb oglu Halil'in dâmâdı Halil, Numan oglu Mustafa'nın Ahmed

ve Çerkes Hüseyin oglu _brahim'i "Siz çeteleri biliyorsunuz nerede efeleriniz ?" diye

Yunan askeri kıyâfetinde icrâ-yı ta‘kîbâtda bulunan Ezineli basıbozuk Rum milletine

mensûb Kör Apostol nâm merkûm dahi ellerinde mevcûd bulunan kırbaç ve hâmil

bulundukları tüfenk dipçikleriyle eskıyâların adem-i mevcûdiyyetini bahâne ederek

âdetâ bir intikâm kasdıyla magdûr-ı merkûmûna fenâ hâlde darb, tazyîk ve

tehdîdlerden sonra karye dâhiline dagılarak sâhibleri mevsim i‘tibârıyle tarlalarda,

ötede berüde bulunan hânelerin kilitlerini kırmak ve sâhibleri mevcûd bulunan

hânelerden dahi siddet-i cebrî bir sûretde ellerine geçeni yagma ile ahzetdikleri ve

ahzolunan esyâ-yı mezkûrun cins ve mikdâr ve adedlerini irâ’e eder liste merbûten

takdîm kılınmagla berâber karye ahâlîsinden Ali Bey'in Ali Aga'nın hânesine

bi'd-duhûl zevcesi Hanife'nin dahi ırz ve nâmûsuna ta‘arruz maksadıyla mezbûrenin

üzerine hücûm edecekleri bir sırada muhtâr-ı sânî Halil Aga'nın derhâl mezbûrenin

feryâdına müte‘âkib yetisebilmesinden dolayı sarf-ı nazar etdikleri ve yine mezkûr

karye ahâlîsinden Topal oglu Halil'in hânesine giderek tahmînen bir buçuk kıyye

245

kadar gazyagını merdiven basına dökerek ihrâk eylemek tesebbüsâtıyla ceblerinden

kibrit çıkararak hâneyi yakmak maksadıyla atesledikleri bir sırada Muhtâr-ı Evvel

Yahya Çavus tarafından söndürüldügü ve zulmün Yunan askerleri tarafından îkâ‘

edilmesi üzerine hânenin â’ilesi fenâ hâlde böyle mühim bir tehdîdlere karsı ziyâde

korkarak vücûdu sismek gibi bir emrâza ma‘rûz ve mübtelâ olarak Ezine Hükûmet

Tabâbeti'ne berây-ı mu‘âyene i‘zâm kılınmıs ve yine karye-i mezkûr ahâlîsinden Sarı

Mehmed'in dâmâdı Halil _brahim'in köy tasrasında ra‘yedilmekde bulunan demirî kır

tonunda bir re’s erkek hayvanını eskıyâ mâlı addedilerek alup refâkatlarında

götürdükleri cihetle isbu zabıt varakası mahallinde bi't-tanzîm takdîm ve tasdîk

kılındı.

Fî 20 Haziran sene [1]337

Ezine Merkez Karagol

Kumandanı Mu‘âvini

Mehmed Sâkıb

Jandarma Neferi

Hasan

Karye _mâmı

Yahya

Muhtâr-ı Sânî

Halil

istanbul

Aded

1 ipekli gömlek

1 Entâri

1 Yelek

1 Oyalı çenber

1 Çevre

Muhtâr-ı evvel Yahya

Çavus'un hânesinden

Bir aded kantar

Mekteb muallimi Ali

Efendi'nin hânesinden

Yüz dirhem seker

Altı arsun basma

10 tabaka sigara kâgıdı

1 aded gümüs sa‘at

1 aded makas

Hüseyin oglu Demirci

Usta'nın hânesinden alınan

Aded

1 kuzu

800 mıh

Bir kahve degirmeni

60 yumurta

1 çift erkek çorabı

1 çift çocuk fotini

Dört kıyye zeytunyagı

Yarım sinik melez unu

Yüz dirhem sabun

100 gurûs kıymetinde tas

Bir aded tarak

Bir aded makas

Ali Bey'in dâmâdı

ibrahim'in hânesinden

1 aded kahve degirmeni

1 aded yagmurluk

Kara Hüseyin oglu

Mehmed dâmâdı

_brahim'in hânesinden

Bir aded gümüs tabaka

100 gurûs evrâk-ı nakdiyye

Topal Ferhad'ın

hânesinden

Zenneye aid bir takım

canfes elbise

Bir çift tire çorap

Bir aded çenber

_ki aded gümüs yüzük

Ese oglu Hüseyin zevcesi

Gülsüm'ün hânesinden

alınan

_ki aded krep

Bir aded oyalı yazma

Bir aded islemeli uçkur

Bir çift zenne çorabı

Bir aded kahve degirmeni

Bir kıyye paket unu

Bir sinik bâdem

Bir kıyye pestil

Yüz dirhem seker

Bir aded gümüs yüzük

246

BOA. HR. SYS. 2626/14

72

YUNANLILARLA YERLi RUMLARIN AKHiSAR VE GÖRDES’TE TÜRK

UNSURU BIRAKMAMAK AMACIYLA KATLİÂM YAPTIKLARI,

Akhisar ve havalisinin Yunanlılarca isgal edilmesinin ardından

Müslümanların her an bir sebeple dövülüp iskenceye maruz kaldıgı,

kadınlara tecavüz edilip öldürüldügü, sikayette bulunanların dövülüp

tehdit edildigi, merkez ve köylerde yaglamalanmadık ev ve dükkânın

kalmadıgı, halkın camilere gönderilmedigi ve camilerin içine pislenip

tahrip edildigi, halı ve kilimlerinin çalındıgı, baskına ugrayan köylerden

Kızıllar, Süleymanlı, Milinge, Çoban Hasan ve Tikenli köylerinin

yagmalanıp halkının katledildigi, kurtulabilenlerin çevre köylere iltica

ettigi, Hasköy’ün de yagmalanıp halkına iskence edildigi, pekçok insanın

kayboldugu, Gördes ve Kayacık’ın yakıldıgı vesair hakkında Akhisar ve

Gördes havalisi imam ve muhtarları tarafından sikâyetname

gönderildiginden katliâm yapılan bu yerlerde inceleme yapmak üzere bir

tahkik heyetinin görevlendirilmesi istirhamı.

24 Haziran 1921

Huzûr-ı Sâmî-i Cenâb-ı Sadâret-i Uzmâya

Fehâmet-me’âb

Yunan ordusu efrâdının ve hükûmet-i mülkiyyenin en mühlik vâsıta ve âlet-i

imhâ’iyyesi olan jandarmaların ve bunlarla hem-hâl ve âmâl olan yerli Rumların

memâlik-i mesgûlede Türk unsurunu imhâya ma‘tûf ve mu‘ayyen bir program

tahtında icrâ etdikleri, katl, gasb, ırza tecâvüz, tahrîb gibi ef‘âl-i cinâ’iyyenin ahîren

sahne-i inkisâfı olan Akhisar ve Gördos [Gördes] havâlîsi e’imme ve muhtârânı

tarafından mahfî ve nâm-ı âsafânelerine muharrer bir kıt‘a sikâyetnâme melfûfen

takdîm-i huzûr-ı sâmîleri kılındı. Mezkûr sikâyetnâme asıllarıyla birer kıt‘a

tercemelerinin _zmir'deki düvel-i mütehâbbe konsoloslarına takdîm edildigi berây-ı

ma‘lûmât ma‘rûzdur. Mutâla‘asından müstebân buyurulacagı vechile bu havâlîdeki

tecâvüzât ve tahribât-ı vahsiyyâne vüs‘at ve sibâ‘atça Marmara ve _zmir havâlîsinde

ve mıntıka-ı isgâlin uzak ve yakın mahall-i sâ’iresindeki kıtâllerden kat‘iyyen geri

kalmaz. Taktîl ve tehcîr ve emvâli gasbedilen mahallerden gelen sikâyetnâmeler

247

muntazaman konsoloslara i‘tâ edilmektedir. Bununla berâber tazyîkâtın dehseti

hasebiyle îsâl-ı sikâyet edenler edemeyenlere nisbeten cüz’-i kalîldir.

Konsoloslara takdîm olunan bu sikâyetnâmelerin bir fâ’ideyi intâc etmedigi

gibi ba‘zan mürâca‘atlardan haberdâr olan Yunan Hükûmeti'nin tesdîd-i zulm etmesi

gibi elîm ve ma‘kûs bir netîce vermektedir.

Fehâmet-me’âb! Bu kıtâller, gasb ve tahrîbler, tehcîrler bu tarz ve minvâl üzre

daha bir müddet devâm etdigi takdîrde memâlik-i mesgûlede Türk unsuru ekalliyette

kalmak söyle dursun mevcûdiyetinden eser bile kalmayacakdır. Ve vilâyetlerimiz ana

vatana avdet etdigi zaman, ordumuzu istikbâl edecekler bulunmayacakdır.

Tesebbüsât-ı siyâsiyye ile bu mezâlimin tevkîfine imkân yoksa bir hey’et-i

tahkîkiyye i‘zâmı esbâbının te’mîni eltâf-ı âsafîlerinden istirhâm olunur. Çünki

hey’et-i tahkîkiyye geldigi zamân Türk unsuru biraz nefes alabiliyor ve kıtâller

muvakkaten duruyor. Bu tevakkuf-ı muvakkat bile bu zülm-dîde halk içün bir

lütufdur. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.

Fî 24 Haziran sene [13]37

Hey’et-i Fa‘âle

Makâm-ı Celîl-i Cenâb-ı Sadâret-i Uzmâya

Übbehetlü devletlü efendim hazretleri,

Akhisar ve havâlîsinin asâkir-i Yunaniyye tarafından isgâli bir seneye karîbdir.

Simdiye kadar ahâlî-i _slâmiyyeye karsu yapılmadık mezâlim ve fecâyi‘ kalmadı.

Âdetâ memleketimiz mezâlim koleksiyonu oldu. Esnâ-yı isgâlde ve ânı müte‘âkib

günlerde bir çok mezâlim yapılarak ma‘sûm ve bî-günâh insanlar öldürüldü. Birtakım

kadınların hem ırzına tecâvüz edildi ve hem de ba‘zan öldürüldü. Çarsı ortasında,

mahallât aralarında, karyelerde, kırlarda rast gelen Müslümanlar darb ve iskence

edildi. Sikâyet etmek isteyenler tekrâr darbedildi. Ba‘zan ölüm ile tehdîd edildi. Gerek

merkezde ve gerek kurâda alenen yagma edilmedik hemân hiçbir _slâm hâne ve

magazası kalmadı. Çarsu ortasında bir çok Müslümanların pâreleri gasbedilmekle

iktifâ edilmeyerek ayruca darbedildi. Biraz mümâna‘at gösterenler habs ve iskence

edildi. Câmi‘lerimizden kilimler, halılar alınmakla iktifâ olunmayarak ba‘zıları tahrîb

ve hattâ içerüsüne pislendi. Makâbir-i _slâmiyyede heman dikili bir tas kalmadı

248

kâmilen kırıldı. Gece gündüz dinlemeyerek _slâm hânelerine girmek, muhadderât-ı

_slâmiyyeye tecâvüz etmek hâne taharrîsi bahânesiyle bir çok zî-kıymet esyâ ve pâre

almak, kadınları darbetmek, ba‘zılarını götürüp günlerce habsetmekden çekinmediler.

_slâmların mukaddesâtına tecâvüz etmek izzet-i nefsi-i millî ve dînîmizi kesretmek

zebân-zed oldu. Birer bahâne ile veyâ te’mîn-i inzibât maksadıyla karyelere gidilerek

kurâ halkını darb, habs, iskence ve emvâllerini ve hânelerindeki zî-kıymet esyâları ve

sandukdaki pârelerini ve koyun, keçi, tavuk gibi hayvanları alınmadık hemân hiç bir

karye kalmadı. Îcâb eden makâmâta sikâyet etdik; müsmir olmadıgı gibi sikâyet

etdigimiz ahvâl mütezâyiden tekrar edildi. Bu tecâvüzât her nedense biraz kesb-i

sükûnet etmis gibi idi. Fakat bir aydan beridir kemâl-i dehset ve siddetiyle yine

basladı. Akhisar'a iki sâ‘at mesâfede Kızıllar nâmındaki karye hemân kâmilen yakıldı;

ahâlîsinin bakıyyetü's-suyûfu perisân bir hâlde civâr kurâlara ilticâ etdi. Emvâlleri

kâmilen yagma edildi. Ve yine Akhisar'a bir sâ‘at mesafede Hasköy karyesi bir gece

müfreze-i askeriyye tarafından basıldı. Erkek, kadın, çoluk çocuk ayrı ayrı mandraya

hayvan doldurur gibi bir araya toplayıp hânelerindeki esyâ ve pârelerı yagma

edildikden sonra ahâlîsine yapılmadık iskence ve eziyet kalmadı ve yine Akhisar'a üç

sa‘at mesâfede Süleymanlı, Milinge [Milingi], Çoban Hasan karyeleri ayn-ı âkıbete

dûçâr oldular. Hulâsa yol üstünde, ayak ugrar karyelerden hiç birisi bu gibi

mezâlimden kurtulamadılar ve el’ân bu mezâlim temâdî etmektedir. Akhisar'a dört

sâ‘at mesâfede Tikenli karyesinde gece halk terâvîh namâzında iken yirmi, yirmi bes

kadar müsellah asker ve sivil kesân tarafından câmi‘ abluka edilerek karye esrâfından

Mehmed Aga ve Konyalı oglu diger Mehmed Aga ve Kanlı oglu Halil ve birâderi

Molla ve karye destbânı Mercan namâzdan alınup hânelerindeki zî-kıymet esyâ ve

mevcûd pâreleri alındıkdan sonra karye civârında biribiri üstüne baglanarak kafalarını

kursunla dagıtmak sûretiyle gâyet fecî‘ bir sûretde öldürüldü. Civâr kurânın

ba‘zılarında bu hâl tekrâr etdi. Sarılar imâmı, Baslamıslı Hacı Ahmed isminde iki

kimse Akhisar'dan karyelerine giderler iken yolda sahs-ı mechûl tarafından

katledildiler. Mülhakâtdan Akhisar'a, Akhisar'dan mülhakâta gidüp gelir iken veyâ

Akhisar'dan bir hidmet zımnında tasraya gidüb de avdet etmeyen ve hayât ve memâtı

ma‘lûm olmayan bir çok Müslüman var. Üç gün mukaddem halk kâmilen câmi‘lerde

terâvîh namâzında iken câmi‘ler abluka edilerek namâzdan çıkan veya çarsu ve

mahallâtda bulunan ahâlî-i _slâmiyyeden erkek kadın kâmilen habsolunarak sabâhlara

kadar darb ve iskence ve eziyet edildi, bunlardan bir kısmı sabâhleyin saluverildi ve

bir kısmı ise el’ân habs ve iskence ediliyor. Ahâlî-i _slâmiyye habsedildikden sonra

mahallât aralarına hânelere yine askerler tarafından girilerek hânelerinde bulunan

muhadderât-ı _slâmiyyeye tecâvüz edildi. Zînet altun ve esyâ-yı sâ’ire ile pârelerini

kâmilen aldılar. Kadınlardan sâl-hûrdelere ve ufak çocuklara varıncaya kadar

249

darbetdiler. Ba‘zıları da hânelerinden alınarak habsedildi. Dayak yemedik, tecâvüz

edilmedik hemân hiç bir Müslüman kalmadı. _ki aydan beri pazar vesâ’ir günlerde

mülhakâtdan Akhisar'a ve Akhisar'dan mülhakâta gelüp gider iken yolda pâresi

alınmadık darb ve iskence edilmedik hiç bir Müslüman kalmadı. Akhisar ahâlîsinden

bag ve tarlalarına giden ahâlî-i _slâmiyye ayn-ı âkıbete dûçâr oluyorlar. Biraz

mümâna‘at gösterenler fazla olarak darbedildikden sonra bir de günlerce mücrim gibi

habsediliyor ve hattâ ba‘zan kuvve-i müsellahaya karsu geldi bahânesiyle dîvân-ı

harblere sevkediliyor. Akhisar'a on sâ‘at kadar mesâfede bulunan Gördos [Gördes]

kasabasının ve nâhiyesi bulunan Kayacık karyesinin Rum ahâlîsi kâmilen bundan dört

mâh mukaddem asâkir-i Yunaniyye tarafından Akhisar'a götürülmüs idi. Bi'l-âhire üç

dört gün mukaddem Gördos'a bir mesiyyet-i askeriyye yapılan[yapılarak] her dürlü

müdâfa‘a ve istihkâmatdan mahrûm sırf ahâlî-i _slâmiyye ile meskûn açık bir sehri

hukûk-ı düvel ve hukûk-ı beyne'l-milele mugâyir olarak kâmilen yakdılar ve

emvâllerini gasb ve müsâdere etdiler ve zâbitânı da dâhil oldugu hâlde bi'l-umûm

neferât-ı askeriyye, yagma etdikleri zînet ve mefrûsâta müte‘allik esyâ, kilim, halı

vesâ’ireyi Akhisar'a nakl ile çarsu ortasında alenen alenen satdılar ve güzergâhlarında

bulunan _slâm karyelerinin hayvanât ve mâllarını yagma etdiler. Hetk-i ırz ve katl-i

nüfûs gibi bir takım fecâyi‘ irtikâb etdiler ve mürâca‘at eden mâl sâhiblerini darb,

habs ve iskence ettiler ve sâhiblerinin gözleri önünde müsâdere ettikleri emvâl ve

hayvanâtı mâl-ı ganâyim diyerek hükûmetin gözü önünde satdılar.Açık bir sehri

bombardıman ederek kâmilen yakdılar ve her dürlü müdâfa‘a ve techîzâtdan mahrûm,

ma‘sûm bir sürü halkı ezdikden sonra tesne ve gurur ile Akhisar'a devâm eden asâkir

geceleyin Müslüman ahâlîyi câmi‘lerde, terâvîh namâzını kılmak üzere hânelerden

çıkartmadılar. Sokakdan geçen _slâmları tutup baslarındaki fesleri çıkardup "Yasasın

Yunanistan, kahrolsun Türkiye" diye bagırttılar.

Hulâsa: Akhisar ve mülhakâtında ahâlî-i _slâmiyye içün hakk-ı hayât

kalmamısdır. Biz ahâlî-i _slâmiyye kâmilen hicrete müheyyâyız. Fakat hicrete müsâ‘id

bir zamânda olmadıgımızı takdîr ediyoruz. Bu mezâlimden tahlîs-i girîbân

eylemekligimize veya hiç olmazsa tahfîfini delâlet-i sâmîleri buyurulmak üzre

makâm-ı devletlerine kemâl-i sûzisle mürâca‘ata mecbûr oldugumuzu arzederiz.

Fermân.

Fî 30 Mayıs sene [1]337

Akhisâr Belediye Re’îsi

Hâfız Mehmed

Ulemâdan

Yazıcızâde Enver

250

Esrâfdan

Alizâde Resid

Esrâfdan

Ragıb Beyzâde Ali

BOA. HR. SYS. 2625/17

73

SALİHLİ VARINDA YUNANLILARIN MÜSLÜMANLARA KARSI

MEZÂLİM UYGULADIKLARI

Salihli’de Yunanlıların çok sayıda Türk idareci ve memuru

tutuklayarak Atina’ya gönderdikleri, Eskisehir ve Afyonkarahisar savasını

takiben Müslüman halka yaptıkları baskıları arttırarak siddete

dönüstürdükleri, savas vergisi adı altında hayvanları topladıkları, tenha

yerlerde Müslümanları soyup sikayetçi olanları ise dövdükleri, camileri

tahrip ettikleri ve posta hizmetlerinde Osmanlı pulu tasıyan mektupları

kabul ve tevzi etmedikleri, Osmanlı jandarmasının silahlarını toplayıp

köyleri gezmelerine engel oldukları, Poyrazköy’de evlerden esya, para ve

ziynetleri yagmaladıkları, Gördes ve Kayacık’ı yagmalayıp yaktıkları,

Demirci ve Gördes’ten gelen çeteler yüzünden daima askerî harekât

mecburiyeti oldugundan Salihli’de yeterli ölçüde vergi tahsilatı

yapılamadıgı ve Hazinece nakdî yardımda bulunulması gerektigi.

26 Haziran 1921

Salihli Kazâsı Ka’im-i makâmlıgı

Tahrîrât Kalemi

Aded: 132/27

Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi Huzûr-ı Sâmîsine

Devletlü efendim hazretleri,

7 Mayıs [1]337 târîhli ve 130/25 numaralu raporda ahâlî-i Müslimeye karsı

tatbîk edilmekde bulundugu arzedilen ta‘addiyât cümlesinden olarak sehr-i Mayısın

251

on dokuzuncu persembe günü kazâ merkezinden hareket eden ekserîsi efzûnlardan

ibâret bulunan bir kıt‘a-i askeriyyenin Poyraz karyesine giderek baslarındaki

kumandan ahâliyi kâmilen bir tarafa topladıkdan ve bunlara gûyâ bu civârda çete

gelmekde oldugu beyânıyla tekdîrât ve karyenin ihrâk edilecegi yolunda tehdîdâtda

bulundukdan sonra bir kısmını serbest ve bir kısmını sabâha kadar nezdinde

alıkoymus ise de karye erkeklerinin bu sûretle kâmilen bir tarafa topladıldıgını

müte‘âkib kimsesiz kalan hânelerine askerler bi'd-duhûl kadın ve çocukların feryâd ve

istikâlarına ragmen pâre ve zînet ve kıymetdâr esyâ misillü bütün mâllarını yagma ü

gâret eylemislerdir. Ve zâten Yunan isgâli altında bulunan bu karyeye bir çete

gelmedigi ve halkın ma‘sûm bulundugu anlasıldıkdan ve zavallı köylülerin esyâ ve

mâllarından mahrûm bir hâl-i perîsânî içerisinde bırakdıkdan sonra bu kıt‘a-i

askeriyyenin dogrudan Gördos[Gördes] istikâmetine gitdikleri arzolunur. Ol bâbda

emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.

Fî 3 Haziran sene [1]337

Salihli Kâ’im-i makâmı

Bende

Feyzi

idâre-i Umûmiyye-i Dâhiliyye Müdîriyeti

Târîh: 26 Haziran sene [1]337

Hulâsa-i Me’âl: Salihli ve Gördos [Gördes]

kazâlarında Yunanlıların icrâ

etdikleri mezâlim ve fecâyi‘

hakkında.

Nâzır Ali Rıza Pasa Hazretlerinden Hariciye Nâzırı izzet Pasa'ya

Hulâsa: Salihli kazâsı ile civârında

Yunanîlerce icrâ edilmekde olan

mezâlim ve fecâyi‘den bahisle

i‘tisâfât-ı mezkûreye bir an evvel

nihâyet verilmesi esbâbının

istikmâline dâ’ir.

Nisan'ın on üçüncü günü Yunan kumandanlıgı dâ’iresi nöbetcisine bir kursun

atılması vesîlesiyle birçok hânelerde taharriyât icrâ, on altıncı günü kazâ Müddeî-i

Umûmîsi Mehmed Kâmil, Jandarma Bölük Kumandan Vekîli Mülâzım Sevket,

Müstantık Mustafa ve Tahsildâr Tevfik efendilerin esrâf-ı kazâ ile birlikde tevkîf

edilerek _zmir'e ve oradan da Atina'ya sevkedildikleri ve 22 Nisan sene [1]337

târîhinde de sekiz kisilik ikinci bir posta tertîb edilmis ve bu miyânda hükûmet tabîbi

252

Mahmud Beyle Jandarma Mehmed Arif nâmında iki me’mûrun dahi Atina'ya

gönderilmis oldugu ve mûmâ-ileyhimin sebeb-i tevkîfleri hakkında Yunan Merkez

Kumandanlıgı'ndan vukû‘bulan istifsâra, asker aleyhine söz sarfetmis olmaları

hasebiyle bir tedbîr-i inzibâtî olarak muvakkaten teb‘îdleri lâzım geldigi yolunda

cevâb alındıgı ve harbin ve siyâsetin aldıgı istikâmete göre Yunanîlerin ahâlî-i

_slâmiyye üzerinde gâh teseddüd gâh tahaffüf ile mu‘âmelât-ı tazyîkıyyesi son

Eskisehir ve Afyon- karahisar muhârebâtını müte‘âkiben nâ-kâbil-i tahâmmül bir

dereceye geldigi ve sokakda Yunan zâbitânına selâm vermeyenleri dövmek, fes

giyenleri tahkîr eylemek, tekâlîf-i harbiyye olarak bi'l-âhire ücreti verilmek sartıyla

yalnız Müslümanların hayvanlarını pek dûn bir fî’âtla toplayup Hıristiyanlara igmâz-ı

ayn etmek, tenhâ yerlerde tesâdüf edilen Müslümanları soymak ve bu yolda sikâyet

eylemek isteyenlere "Yunanîler böyle sey yapmaz; çeteler yaptı" tehdîdiyle bir de

dayak atmak ve asâkir-i Yunaniyye tarafından bi'l-hâssa câmi‘ler hedef ittihâz

olunarak silâh endâht eylemek gibi tecâvüzâtın vukû‘ât-ı âdiyye sırasına geçdigi ve

sikâyet eyleyecek bir merci‘ ve kendilerini himâye edecek bir bâb-ı adâlet bulamayan

ahâli-i Müslimenin muhâfaza-i hayât kaygusuyla bu i‘tisâfâta bi'l-mecbûriye boyun

egmekde bulundugu ve Mayıs'ın on dokuzuncu persembe günü kazâ merkezinden

hareket eden ve ekseri efzûnlardan ibâret olan bir kıt‘a-i askeriyyenin Poyraz

karyesine girerek baslarındaki kumandanın o civâra çete gelmekde oldugu beyânıyla

tekdîr ve tehdîd içün ahâlîyi nezdine topladıgı sırada asâkirin erkeksiz kalan hânelere

bi'd-duhûl kadın ve çocukların feryâdlarına ragmen nukûd ve zî-kıymet esyâları gasb

u gâret eyledikleri ve karye-i mezkûreden Gördos kazâsı istikâmetine hareket eden bu

kıt‘a-i askeriyyenin Akhisar cihetinden gelen diger bir kıt‘a-i askeriyye ile birleserek

Gördos kazâsını ihrâk ve buldukları emvâl ve esyâyı yagma etdikleri gibi avdetlerinde

mezkûr kazâ merbûtâtından Kayacık'ı da yakdıkları ve hükûmet konagı da dâhil

oldugu hâlde bütün mebânîsi yanan Gördos kazâsında ancak on bir hâne kaldıgı,

Salihli kazâsı Kâ’im-i makâmlıgı'ndan alınan muharrerâtdan anlasılmagla Yunanîlerin

isbu fecâyi‘ ve fazâyihi hakkında îcâb edenler nezdinde tesebbüsât-ı lâzıme icrâsıyla

mezâlim-i mezkûreye bir an evvel nihâyet verilmesi esbâbının istikmâli menût-ı re’y-i

âlî-i nezâret- penâhîleridir. Ol bâbda.

Nâzır Ali Rıza Pasa Hazretleri'nden Posta ve Telgraf ve Telefon Müdîr-i

Umûmîsi Orhan Semseddin Bey'e

Hulâsa: Salihli kazâsı Postahânesi'nin

vaz‘iyyet-i hâzırasına dâ’ir.

Kazâda devâm etmekde olan Osmanlı posta mu‘âmelâtını ibtâl içün Osmanlı

postahânesinin ba‘d-ezîn alacagı mekâtîbe, Yunan posta pulları basdırması

Yunanîlerce talebedildigi ve hâkimiyyet-i Osmaniyyeye münâfî olması hasebiyle

253

teklîf-i vâki‘in kabûl edilmemesi üzerine Türk postası mekâtîbini almamaga

basladıkları gibi evvelce Yunan seyyârlarıyla gelen mekâtîb tevdî‘ ve halka tevzî‘

edilmekde bulunmus iken bu mu‘âmele de ref‘olunarak postamızın dûçâr-ı atâlet

oldugu ve ma‘a-mâ-fih postahânenin ber-sâbık küsâd etdirilmekde bulundugu Salihli

kazâsı Kâ’im-i makâmlıgı'ndan alınan tahrîrâtda bildirildigi beyânıyla tezkire-i

senâveri terkîm kılındı.

Nâzır Ali Rıza Pasa Hazretleri'nden Mâliye Nâzırı Abdullah Bey'e

Hulâsa: Salihli kazâsı içün Hazînece

mu‘âvenet-i nakdiyyede

bulunulmasına dâ’ir.

21 Tesrîn-i Evvel sene [1]336 târîhli ve 23486 numaralu tezkireye zeyldir.

Yunanîlerce jandarmamızın silâhları alındıgı gibi bunların kurâyı gest ü güzâr

eylemelerine de bir çok mevâni‘ ve müskilât gösterildigi ve kazânın hem-civâr oldugu

Demirci, Gördos taraflarından gelen bazı çetelere karsı dâ’imî sûretde harekât-ı

askeriyye icrâ edildigi cihetle kâfî derecede tahsîlât yapılamadıgı gibi kazânın

mülhakâtından bir kısmına _zmir hinterlandı dâhilinde kaldıgı vesîlesiyle kasaba

Yunan Mal Müdîriyeti tarafından ve kısm-ı digerine de Ankara nâmına Pehlivân

Mehmed Efe namında birisi tarafından bi'l-müdâhale agnâm resmini tahsîl eyledikleri

cihetle vâridâtın pek cüz‘î tahsîlâta inhisâr eylediginden ve bu yüzden birçok ma‘lûlîn

ve mütekâ‘idînin bâb-ı hükûmet önünde feryâd etmekde oldugundan bahisle Yunan

harekât-ı askeriyyesinin ve ahvâl-i hâzıranın îrâd eyledigi fevka’l-âdeligin indifâ‘ına

kadar kazâya mu‘âvenet-i lâzımede bulunulmasına Salihli Kâ’im-i makâmlıgı'ndan bu

kerre de alınan tahrîrâtda lüzûm gösterilmesine ve is‘âr-ı sâbıka nazaran iktizâsının îfâ

ve netîcenin inbâsı bâbında.

BCA. 272 11 15 61 2

74

YUNANLILARIN İZMİT VE BAGÇECİK’TE KATLİÂM YAPTIKLARI

Yunanlıların izmit’i tahliye etmeden önce sehirde yüzlerce

Müslümanı sehit edip birçok evi atese verdikleri, faciaya _tilaf Devletleri

subaylarının da sahit oldukları ve Bagçecik’te tek bir Müslüman

kalmamacasına katliâm yapıldıgı.

30 Haziran 1921

254

Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Dâ’iresi

Su‘be: 2

Kısım:4 H.U.M

Numara: 987 Yunan harekâtı

Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki,

Yunanlıların her tarafda simdiye kadar yapmıs ve yapmakda oldukları mezâlim

ve fecâyi‘e zamîmeten ahîren _zmit'in tahliyesinden evvel sehr-i mezkûrda yüzlerce

Müslümanı sehîd etdikleri ve sehrin birçok yerlerini atese verdikleri ve isbu fecâyi‘e

Düvel-i _’tilafiyye zâbitânından da bâ’zılarının sâhid olduklarının anlasılmıs ve

Bagçecik'de kadın ve erkek tek bir Müslüman kalmadıgının ma‘a’t-te’essür istihbâr

edilmis oldugunu arzeylerim. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü'l-emrindir.

Fî 20 Sevval sene [13]39 ve

30 Haziran sene [13]37 Harbiye Nâzırı

imza

BOA. HR. SYS. 2626/15

 

 
EŞME KÖYÜ GEYVE TARİH
 
 


Muhacır diye küçümsenenler tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlardır,yani Düşmanla Sonuna Kadar Düğüşenlerdir; Çekilen ordunun ri'cat hatlarını sağlamak için kendini feda edenlerdir ve düşman karşısında kaçmak,çakilmek nedir bilmeyenlerdir. MUHACİRLER kaybedilmiş ülkemizin milli hatıralarıdır... M. KEMAL ATATÜRK
17/01/1931:

Dağda üç beş koyun sürüsü, Tutturmuş bir kürdüstan türküsü, Eline almış bayrak diye bir masa örtüsü , Satsan beş para etmez ne ölüsü ne dirisi, Soyu soysuz olan sensin toprak senin neyine, İte itlik yapıp kafa tutma beyine, Anlasa dedigimi sokaktaki kopek aglar haline , Duy ulan soysuz Duy, ’’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’ ........................................................................................................................................................................................................................................ Kim demiş Avrupa insanı medeni? Ne edep var ne haya, çırılçıplak bedeni. Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, Desene hayvan bizden daha medenî..
ONLAYN KİŞİ SAYISI
 
 
Sitemiz açılalı toplam 49464 ziyaretçi (89564 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol