EŞME KÖYÜ GEYVE TARİHİ SİTESİ EŞME BARAKA BİBERCİ AHMET AGA VATAN MİLLET SAKARYA eşme köyü geyve
   
 
  7-SAKARYA TARİHİ (2-alt sayfa)





M.Ö. Xll. Brigler adı verilen toplulukla başlar.

M.Ö Vll. Bithynialılar hakimiyetinde,



M.Ö 547-46 Lidya prenslikleri



Vll.yy-560 Justinianos köprüsünün Bizans İmparatoru 1. justinianos tarafından sakarya
(sangarios) ırmağı üzerine yapımı



Xl.yy. Sakaryayı ortadan ikiye bölen Sakarya
Nehri,. Selçuklu ve Bizanslıları hudut kaleleri ile (Seyifler, Harmantepe, Domuztepede, Tersiye Tepeleri, K.Mahmudiye, Adiye, Kurtköy, Çobankale, Paşalar, Mekece) muhafaza kontrol kuleleri şeklinde birbirinden ayırıyordu



1071 Selçuklu dönemi

1313 Geyve-Mekece-Akhisar (Pamukova) ve yöresindeki kalelerin Osmanlılar tarafından ele geçirilişi



1323 Umurhan Beyliğinin bağlı Akyazının Konuralp tarafından fethi.



1324 Sapanca Gölünün batısında bulunan Ayan Köyünü zapteden ve Osmanlı tarafından izmit yöresine görevlendirilen Akçakocanın Sapanca Gölü ile bugünkü Adapazarı yöresini Osmanlı Beyliğine kazandırması



XlX,yy. Kırım Savaşı, Şeyh Şamil olayı ve Osmanlı-Rus savaşı sonucunda bölgede mülteci akımı olmuştur.



XlV.yy. İlk yarısında yarısında yöre Konuralp tarafından ele geçirilerek günümüzde kentin mahallelerinden biri olan "Tığcılar Karyesi (köyü)" adıyla kurulması, Adapazarı,Söğütlüde birleşen Sakarya
Nehri ile Sapanca Gölünün gideyeni Çarksuyu arasında bir adayı andırdığı ve bir Pazar yeri olarak kurulduğundan,adını buradan almıştır.





İDARE VE YERLEŞİM
(ADAPAZARI)



1536 Köy

1559 Kaza (Ada kadılığı)

1646 Nahiye

1658 Köy (Tığcılar Karyesi)

1692 Kaza

1701 Sapancaya bağlı bir köy

1742 Nahiye

1837 İzmit sancağına bağlı bir kaza (ll.Mahmut zamanı

1868 Belediye teşkilatının kurulması

1877-78 Kafkas ve Balkanlardan yoğun göç

1890 İzmit Arifiye demiryolu hattının birleştirilmesi

1916 TZDK Fabrikasının (Cumhuriyet Döneminde DA-TA Demir tahta Fabrikası) kuruluşu

1921 21 Haziran Adapazarının Yunan işgalinden kurtuluşu

1954 Sakaryanın il oluşu. Adapazarının merkez ilçe oluşu

1999 Adapazarı Depremi

2001 Adapazarı Büyük şehir statüsüne kavuştu



Adapazarı; coğrafi konumunun yerleşmeye uygun olmaması sebebiyle, ülkemizde kuruluşu yeni olan şehirler arasında yer almaktadır.



Bölgede önceleri Bitinyalıların, ardından Bizanslıların yaşadıkları bilinmektedir. Nitekim bölgenin en önemli tarihi eseri olan Beşköprü’yü Bizans İmparatoru II. Jüstinyanus’un inşa ettiği kayıtlarda mevcuttur.



Öte yandan ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre, Sakarya
Nehri’nin birkaç asır öncesine kadar biri şehrin doğu yakasından geçen bugünkü yatağından, diğeri Beşköprü’nün altından olmak üzere iki farklı koldan aktığı tespit edilmiştir.



Nitekim 1324’de Orhan Gazi zamanında Bizanslılardan fethedilen yerleşim
birimine “Ada Karyesi” (Adaköy) adının verilmesi, söz konusu bilgileri doğrulamaktadır. Halen mevcudiyetini koruyan Orhan Camii, deprem ve yangınlarla mimarisi değişse de, Osmanlı fethinin en önemli ayak izlerini taşımaktadır.



Başta Gubarizadeler, Arapzadeler, Abasıyanıkzadeler ve Rençberzadeler olmak üzere 12 aile tarafından kurulan köy, bölgede ziraatın canlanması üzerine pazarıyla ilgi çekmiş, ardından nüfus artmağa başlamış 16. Yüzyılda “Ada Nahiyesi”ne dönüşmüş, 18. yüzyılda Kocaeli vilayetine bağlı “Ada Kazası” adını almıştır.



19. yüzyılda bölgenin zirai ve ticari yapısına göre şekillenen yerleşim
; Semerciler; Tığcılar; Hasırcılar; Papuçcular ve Çıracılar adını taşıyan merkez mahalleler kurulmuş ve ilçe Sakarya Nehri’nin iki kolu arasında kurulan pazarıyla, gerçek bir “Adapazarı” hüviyetine dönüşmüştür.



1868 yılında “Adapazarı Belediyesi” adıyla belediye teşkilatı kurulan ilçe, 93 Harbi diye bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi sonrasında, bilhassa Kafkasya ve Balkanlar’dan yoğun göçe maruz kalmış ve bir nevi “Der Saadet” (huzur yurdu) hüviyeti kazanmıştır.



19. asrın ikinci yarısında ilçede, gayri müslim unsurların (Rum
ve Ermeni cemaatlerinin) önemli bir ticari gelişme gösterdikleri Uzunçarşı ve Orta Camii civarındaki dükkanlarda ticaret yaptıkları, Kömürpazarı, Karaağaçdibi ve Tuzla Mahallelerinde ikamet ettikleri gözlenmiştir.



I. Cihan Harbi neticesinde işgal kuvvetlerinin Anadolu’ya üşüştükleri dönemde; 3 kez Yunan ve onların işbirlikçisi yerli çetelerin işgaline maruz kalan Adapazarı ilçesi; bir kısmında Çerkez Ethem Kuvvetleri, diğerlerinde Halit Molla liderliğindeki Mahalli Milis Kuvvetleri sayesinde, gayri müslim unsurlardan temizlenerek 21 Haziran 1921’de düşman işgalinden kurtarılmıştır.



“Akova” adıyla bilinen ve ülkenin en verimli ovasında ziraat ağırlıklı bir gelişme gösteren Adapazarı’na, 1940 ve 1950’lerde bilhassa Karadeniz sahillerinden Bulgaristan ve Yunanistan’dan yoğun göçler olmuş; Şeker Fabrikası, Ziraat Aletleri Fabrikası ve Vagon Fabrikası gibi tarımsal sanayinin gelişmesi ise, köyden kente göçü daha da hızlandırmıştır.



Uzun yıllar Kocaeli’ye bağlı bir ilçe olarak yaşayan Adapazarı, TBMM’de 17 Haziran 1954 tarihinde kabul edilen bir yasa ile “Sakarya
” adıyla vilayet haline gelmiştir. Sakarya ilinin merkez ilçesi ise Adapazarı’dır.



17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan deprem Adapazarı’nda da büyük hasara yol açmıştır. Resmi kayıtlara göre 3.988 insanımız hayatını kaybetmiş 5.180 kişi de yaralanmıştır. Sakarya
ili içinde 81.702 konut ve işyeri çeşitli düzeylerde hasar görmüştür. Bunlardan 29.701’i yıkık ve ağır hasarlı, 22.157’si orta hasarlı geriye kalan 29.844’ü ise hafif hasarlı olarak kayda geçmiştir.



17 Ağustos 1999 Depremiyle; konutların çoğu oturulamaz hale gelmiş, halkın önemli bir kısmının geçici de olsa yakın ilçelerde ve köylerde ikamet etmesine neden olmuş ve böylece şehir nüfusunda azalma görülmüştür.



6Mart 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 593 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Adapazarı Belediyesi” Büyükşehir statüsüne kavuşmuştur.



22 Ekim 2000 tarihindeki nüfus sayımıyla ilgili İl Planlama Müdürlüğü’nün kesin olmayan sonuçlarına göre Adapazarı merkez nüfusu 160.757, büyükşehir nüfusu ise 309.150 olarak saptanmıştır.



Bugün Adapazarı; farkklı kültürlerdeki insanların depreme rağmen yeniden huzur ve sükun içinde yaşadığı geleneksel hayat tarzını korurken, diğer yandan ticari ve sanayi yönünden hızla gelişerek, yeşili bol, havası temiz, doğa güzelliklerinden fazlasıyla payını almış yaşanabilir bir Anadolu şehri olma yolundadır.



 
EŞME KÖYÜ GEYVE TARİH
 
 


Muhacır diye küçümsenenler tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlardır,yani Düşmanla Sonuna Kadar Düğüşenlerdir; Çekilen ordunun ri'cat hatlarını sağlamak için kendini feda edenlerdir ve düşman karşısında kaçmak,çakilmek nedir bilmeyenlerdir. MUHACİRLER kaybedilmiş ülkemizin milli hatıralarıdır... M. KEMAL ATATÜRK
17/01/1931:

Dağda üç beş koyun sürüsü, Tutturmuş bir kürdüstan türküsü, Eline almış bayrak diye bir masa örtüsü , Satsan beş para etmez ne ölüsü ne dirisi, Soyu soysuz olan sensin toprak senin neyine, İte itlik yapıp kafa tutma beyine, Anlasa dedigimi sokaktaki kopek aglar haline , Duy ulan soysuz Duy, ’’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’ ........................................................................................................................................................................................................................................ Kim demiş Avrupa insanı medeni? Ne edep var ne haya, çırılçıplak bedeni. Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, Desene hayvan bizden daha medenî..
ONLAYN KİŞİ SAYISI
 
 
Sitemiz açılalı toplam 49410 ziyaretçi (89479 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol